HABERLER

Kekemeliğin çözümü terapiden geçiyor

Kekemeliği Yendiler, 'Konuşarak' Kazanıyorlar

Kekemelik, bir Türk konuşma ustasının yöntemiyle 15 gün gibi bir süre içinde tarih oluyor.

K… k… ko… ko… korkma... konuş!

K… k… ko… ko… korkma... konuş!
 

Konuşmanın ne büyük bir nimet olduğunu “en iyi” kekemeler biliyor. Yıllarca suskun kalıp yalnızlıktan kurtulanlar, aldıkları eğitimin tüm konuşma bozukluğu yaşayanlara örnek olmasını istiyor.  
 

S. ressamdı. Gitar kursuna gitmek istiyordu. Kayıt için başvurdu. Fakat kim olduğunu ve hangi dönemde eğitim almak istediğini anlatamadığı için büyük bir hayal kırıklığıyla idealinden vazgeçti… K. endüstri mühendisiydi. KPSS sınavındaki tüm soruları doğru yapmıştı. Bakanlık onu mülakata çağırdı. Cevaplaması gereken tek bir soru vardı: “Nerede göreve başlamak istersiniz?” K. söylemek için çok uğraştı ama tek bir cümleyle de olsa ne yazık ki yanıt veremedi. Bu yüzden de hiçbir birimde görevlendirilemedi… Ç. oto sanayi sitesinde çalışıyordu. Arkadaşlarının hepsi sekizde iş başı yaparken; o neredeyse gün aydınlanmadan işinin başına geçiyordu. Bu fedakârlığının tek bir sebebi vardı. İşe erken gelmezse arkadaşları ona “günaydın” diyor ve o da çok istemesine rağmen bir türlü onlara cevap veremiyordu. Her defasında kendini çok kötü hissediyor, arkadaşlarının onunla dalga geçmesini kaldıramıyordu. Sonra ne mi oldu?
 

S. gitar kursuna kendi başına gidip kaydoldu, müzik hayatına başarılı bir giriş yaptı. K. çalıştığı üniversitede doçent oldu. Ç. ise işe bir daha hiç erken gitmek zorunda kalmadı.
 

Onların ve daha nicelerinin problemi bir vesileyle konuşamamak, kendini ifade edememek. Kimileri kekemeydi, kimilerinin artikülasyon bozukluğu (kişinin konuşma seslerini yanlış veya eksik üretmesi) vardı. Üç haftalık bir eğitimle, hayatları kâbusa çeviren bu yükten kurtulmak mümkün. Biz de 2007’den bu yana 15 şubesi, 1 yurtdışı ofisiyle hizmet veren, 10 binden fazla kişinin “yeniden” konuşmasına vesile olan Kekemelodi’nin kapısını çaldık, derslerine girdik, öğrencileriyle tanıştık, eğitim serüvenlerine yakından şahit olduk…
 

Akıcı konuşmanın iki unsuru var. Ritim ve zamanlama. Bunlarda bir problem yoksa konuşma esnasında sözcükler ve sözcük grupları kendiliğinden akıp gidiyor. Çoğu zaman psikolojik sebeplerle bu akışta ortaya çıkan bozukluklar, uygun olmayan duraklamalar, tekrarlar ise konuşmanın doğal akışını bozuyor. Bu durum kekemelik olarak tanımlanıyor. Kişi bir şey anlatmak istiyor ama bir türlü nihayete erdiremiyor. Dinleyen kişi ise böyle bir durumda anlatılan konuya değil, anlatanın hâl ve hareketlerine, tutukluluğuna odaklanıyor. Böylece kekemelerin konuşma güçlüğüne bir de korku ve endişe ekleniyor. Ardından da yüz, el, göz, kolda ya da sürekli oturup kalkma şeklindeki tikler başlıyor. Bu kısır döngü kekemelerin tüm enerjilerini alıyor. Kendilerini ifade edememeleri ve dalga geçilme ihtimali sebebiyle; konuşmamayı, arkadaşlık kurmamayı, okulda sessiz kalmayı, sosyal hayattan uzak durmayı tercih ediyorlar. Tabii; “İnecek var” diyemedikleri için minibüse binmiyor, isimleri sorulacak korkusuyla devlet dairesine, bankaya gitmiyor, aile fertleriyle bile mecbur kalmadıkça konuşmuyor, cep telefonları çalsa da cevaplayamıyor, iş hayatında bir dolu problem yaşıyorlar.
 

Kekemelik aslında bir konuşma bozukluğu. Sebebi konusunda bilim dünyasının da kafası hayli karışık. Kimi uzmanlar kekemeliği “yapısal bir bozukluk”, kimi “öğrenilmiş bir davranış” olarak görüyor, kimi de “psikolojik nedenler”e bağlıyor. Kekemelodi Genel Koordinatörü, merkezdeki öğretmenlerin de eğitmeni İsrafil Hancı ise; bu genel görüşlerin çoğuna katılmı,yor: “Bu zamana kadar on binin üzerinde öğrencimiz oldu. Kursiyerlerin yüzde 99’unun konuşamamasının sebebi psikolojik nedenlerdi. Yüzde 1’inde ise kekeme birini taklit vardı.”   
 

Kekemelik, genellikle dil gelişiminin erken dönemlerinde yani 2-6 yaş aralığında ortaya çıkıyor. Bazı durumlarda, okul çağında, nadiren yetişkinlikte de görülebiliyor. Başlıca sebeplerin ne olduğunu İsrafil Hancı’ya soruyoruz: “Öğrencinin hangi sebepten ya da olaydan sonra konuşamadığı bizim için önemli. Genelde insanlar yaşadıkları korkular sebebiyle konuşma bozukluğu yaşıyor. Ya da gergin, stresli bir aile ortamı, sürekli engellenme, yangın, deprem gibi şoke edici olaylar, çok sevdiği birinin vefatı, sonlanan evlilikler, sevgiliden ayrılma, psikolojik ve fiziksel şiddet ve titiz ebeveynler tarafından sürekli müdahale edilerek kişiliğinin gelişmesine izin verilmemiş çocuklarda kekemelik sıklıkla görülüyor.”
 

Ülkemizde ailelerin çoğu kekemeliğin genetik olduğunu düşünüyor. Bundan dolayı da konuşma bozukluğu yaşandığında bir-iki doktora, hocaya götürdükten sonra mücadelesini sonlandırıyor. Oysaki kişinin yaşı kaç olursa olsun bu problemin üstesinden gelmek mümkün. Hem de çok kısa bir sürede.
 

3 ayda değişiyor

Kekemelodi’deki eğitim genel hatlarıyla 3 ay sürüyor. Fakat kekeme birinin normal şekilde konuşmaya başlaması için 2-3 hafta yeterli. Günde 6 saat ders gören kursiyerler problemlerini hallettikten sonra da her gün gelemeseler de üç ayı tamamlayana kadar eğitimlerine kesik kesik devam ediyor. Öğrencilerin kendileriyle barışmaları, yepyeni bir hayatın kapısını aralamaları için motivasyon ve etkili iletişim dersleri yapılıyor. Aynı zamanda yeni konuşma stillerinin oturması için de destekleyici programlar devam ediyor. 3 ayın sonunda konuşma problemini halledemeyen öğrenciler, üstesinden gelene kadar Kekemelodi’ye “ücretsiz” devam ediyor. Çünkü merkez, çözüm odaklı çalışıyor. Kekemelik sorununu aşmış, fakat başından geçen bir travma sebebiyle tekrar benzer problemler yaşayanlara da Kekemelodi, karşılık beklemeksizin danışmanlık hizmeti veriyor. Fakat öğrenci neler yapması gerektiğini bildiği için birkaç uzman yönlendirmesinin yeterli geldiğini anlatıyor İsrafil Bey.
 

Eğitimin amacı; kekemelerin akıcı konuşmalarını sağlamak ve nefes kontrolünü öğretebilmek. Zira bu konuda sıkıntı çekenler, hızlı konuşmaya çalıştıkları için nefes alamıyor. Sonucunda da kelime ve harfleri ağızlarından çıkaramıyor. Kekemelodi’deki eğitim genel anlamda ağız-dil-dudak-çene gelişim egzersizleri, nefes çalışması, ritim egzersizlerinin birleşiminden oluşuyor.
 

Öğrenci ilk geldiğinde konuşması videoya çekiliyor ve bilgisayar programındaki yavaş ve ritimli okumaları kulaklıkla dinleyerek işe başlıyor. Ardından diyafram nefesi ve doğru nefes alımı öğretiliyor. Her gün yaklaşık bir saat kadar öğrenilenleri pekiştirecek egzersizler yapılıyor. Kursiyer kendisine verilen şifreyi kullanarak “online” olarak evde bilgisayar yardımıyla çalışmaya devam ediyor. Kendi kendine nefes ölçüm testleri yapabiliyor. Sonra öğrencinin durumuna göre; ritim, nefes ya da belli harf ve kelimelere yönelik birebir eğitimler başlıyor. Öğrenciler bir araya toplanıp sunum çalışması yapıyor. Her bir kursiyer ayağa kalkıp konuşturuluyor. Bu esnada da beden dilini nasıl kullanacağı, konuşurken kendini daha rahat hangi yollarla ifade edebileceği hakkında rehberlik yapılıyor. Kişinin kelimeleri daha net ve pürüzsüz çıkarılabilmesi için iki diş arasına kurşun kalemden biraz daha kalın, tahta çubuk konuyor. Özellikle dil “rrr” diye titrettiriliyor. Özel metinler okutturuluyor.
 

Öğrenci de ayna karşısında çalışmalar yapıyor. Bu yöntem sayesinde konuşabildiğini, yıllardır söyleyemediği kelime ve harfleri söyleyebildiğini görüyor. Kekemelik seviyesine göre önce sadece dudaklarını hareket ettirmesi isteniyor ayna karşısında. “Aslında fısıltılı şekilde de söyleyebilirsin” deniyor. Öğrenci bir adım daha atabildiği için mutluluk ve özgüven depolarken ardından “Hadi, ses ver!” uyarısı geliyor. Ayna karşısında elde ettikleri her bir başarı kekemelerde farkındalık oluşturuyor. Ayrıca yine aynı pozisyonda ağız uyumu ve dil konumlandırmayla ilgili çalışmalar yapılıyor. Bazı öğrencilerle de sadece harflerle ilgili çalışmalar yapılıyor. Harflerin nereden ve ne şekilde çıkması gerektiği birebir eğitimle gösteriliyor. Bu esnada da bazen öğrenciye gargara yaptırılıyor, diline çubukla bastırılıyor, R’yi söylemeye D, N, T harfleri öğretildikten sonra geçiliyor. Kişiye özel benzer birçok uygulamanın sonunda öğrenci kekelemeden, harfleri atlamadan, tutukluk yaşamadan sakin sakin konuşmaya başlıyor.
 

Kalan süre içinde de özel sunumlar, sosyal aktiviteler ve özgüven çalışmaları yapılarak bilgiler pekiştiriliyor. Son gün ise; öğrencinin videosu tekrar çekiliyor, iki görüntü hep beraber birbiriyle karşılaştırılıyor.    
 

___________________________

GERÇEK KEKEMELİK NEDİR?

Üç yaşından önce görülen kekelemeler konuşma bozukluğu olarak değerlendirilmez. Çünkü iki-üç yaşları arasında düşünce, konuşmadan daha hızlıdır. Çocuklar ise; düşünme hızında konuşmak isterken kelime bulmakta zorlandığı için kekelemeye başlar. Ebeveynler bu durumu normal karşılamalı, çocuğu düzgün konuşmaya zorlamamalıdır. Gerçek kekemelik, çocuk belli bir yaşa kadar düzgün konuşurken yavaş yavaş ya da birdenbire ortaya çıkan bozukluktur. Önceleri belli hecelerde, daha sonra kelimelerde takılmaya başlar çocuk. İlk heceleri çıkarmakta zorlanır, sıkılır, kızarır, el-kol, kaş-göz veya baş hareketleri yapar. Kekemelik çocuktan çocuğa farklılık gösterir. Bazı çocuklar belli kelimelerde, bazıları da ilk kelimede takılır. Kekemelik genellikle; sessiz harfle başlayan uzun kelimelerde, kelimenin ya da hecenin başındaki ‘h’ harfinde, sessiz harften sesli harfe geçişlerde görülür. (Pedagog Ali Çankırılı)

 

NEYDİM, NE OLDUM?

Serkan Karaca (26): Çocukken havale geçirdikten sonra kekemelik başladı. Genelde biri bana soru sorduğunda takılıyor, cevap veremiyordum. Aldığım eğitimle iki ay içinde her şey normale döndü. Tekstil işiyle uğraşıyorum. Müşteriyle görüşmelere gidemiyordum. Artık işlerimi kendim halledebiliyorum.

Necati Gezer (17): Korku sebebiyle 6 yaşında kekelemeye başladım. Kimseyle konuşmak, yeni insanlarla tanışmak istemezdim. Okulda bildiğim soru olsa bile parmak kaldırmazdım. Çoğu zaman hep yalnızdım. Ailemin ısrarıyla eğitim almaya karar verdim. Neredeyse hayatımın tüm çehresi değişti.  Müthiş bir özgüven geldi. Artık “Bana ya soru sorarlarsa?” diye düşünmüyorum. Rahatça konuşmak bana çok iyi geldi.

Resul Aslan (28): İlkokul öğretmenim beni çok feci dövdü. O günden sonra kekemelik başladı. Ondan sonra da hayatım olumsuz anlamda çok değişti. Bulunduğum her ortamda sıkıntı yaşadım. Herkesten kaçtım. İnsanın kendini ifade edememesi büyük ızdırap. Askerde de çok fazla sıkıntı yaşadım. Bir oyuncak fabrikasının kalite kontrol bölümünde çalışıyorum. Burada müdürler, patronlarla muhatap olmam gerekiyor. Önceden konuşamadığım için çok üzülüyordum. Artık oldukça rahatım.

Aynur Satılmış (5 yaşındaki Muhammed Ali’nin annesi): Büyük oğlum Abdülkadir (7) de burada eğitim aldı. Önceden hiç konuşamıyor, bizimle bile diyalog kurmuyordu. Sürekli kızgın ve öfkeliydi. Okula gitmeden konuşma problemi çözüldü. Şimdi de hiç susturamıyoruz. Dersleri iyi, keyfi yerinde. Muhammed abisini çok seviyor. Onu taklit ettiği için o da kekelemeye başladı. Şimdi de onun için geliyoruz buraya. Konuşma problemini çözdükten sonra anaokuluna göndermek istiyoruz. Çevremizdeki insanlar bize “sizi orada kandırıyorlar” diyordu. Ama çocuklarımdaki değişikliği görünce hem söylediklerinden pişman olup şaşırdılar hem de bir sürü kekemenin bu eğitimden almasına vesile oldular.  

Ayşe Güneş (4 yaşındaki Beyzanur’un annesi): Büyük kızım Sedanur (12) kekemeydi, doğru düzgün hiç konuşamıyordu. Eğitimle düzelebileceğini bilmediğimiz için okul hayatına başlamış oldu. Çok zorluk çekti. Ciddi bir özgüven kaybı yaşadı. Arkadaşları onu hiç oyunlarına almadı. “Konuşamıyorsun, seninle oynayamayız” dediler hep. Çok kötü günler geçirdi. Eğitim aldıktan sonra kekemelikten eser kalmadı, sanki yeniden doğdu, bambaşka biri oldu. Dersleri ve sosyal ilişkileri gayet iyi durumda. Kardeşi Beyzanur, dalgın şekilde oyun oynarken birden korktu. O andan sonra kekelemeye başladı. Şimdi de Beyzanur eğitim alıyor. Kekemeliği büyük oranda hallettik, şimdi pelteklik sorununu çözmeye çalışıyoruz. 

 

http://www.aksiyon.com.tr/saglik/k-k-ko-ko-korkma-konus_541174

Yorum Yap